17 Ocak 2014 Cuma

TOM'S KITCHEN (Zorlu Center - İstanbul)


Ara sıra sizlerle gittiğim restaurantlar ve denediğim yemeklerle ilgili de bilgiler paylaşmak istiyorum. Yeni mekanları keşfetmeye bayılırım, aynı şekilde yeni tatları denemek de hoşuma gider.

Dün akşam iki arkadaşımla birlikte yeni açılan Zorlu Center'daki Tom's Kitchen'a gittik.

Dışardan görünüşü de içerdeki sunum kadar kaliteli diyebilirim. Garsonlar gerçekten canla başla ve en önemlisi güler yüzle hizmet ediyorlar.

Restaurantın dışında ya da içerde oturmanız mümkün ki bu sistemi anlayamadım. Çünkü dışarısı dediği zaten yine alışveriş merkezinin camlarıyla kapatılmış içerisi oluyor... Hani ben dışarısı dediğimde aranızda sigara içenler varsa, zannetmesinler ki dışarda oturup sigara içebilesiniz!... Kısaca içerisi olan dışarısında oturduk :o)


Öncelikle masalar birbirine çok yakın. Oturduğum sandalyeye garsonlar, bu sıkışıklıktan dolayı, 6-7 defa ayaklarının takılması nedeniyle çarptılar.

Ortam derseniz müzik o kadar gürültülü çalıyor ki, tüm akşam boyunca yüksek sesle sohbet edeceğim derken en sonunda öksürmeye başladım. Hele sohbetin ilk başlarında arkadaşımla ses tonlarımızı müziğe göre volumleme aşamasındayken, sürekli birbirimize "ne dedin? anlamadım? nasıl bir daha söyle?" gibi cümlelerle konuşmak zorunda kaldık. Tabi ki mekandaki müzik, gelen misafirlerin birbirlerini duymak için bağırmalarıyla birleşince curcunayı siz düşünün. Akşamın ilerleyen saatlerinde müziği biraz daha kıstılar, sanırım birileri ricacı oldu

Ve menüden yiyeceklerimizi sipariş ettik. Başlangıç olarak Sezar Salata aldık. Sezar salatanın içine ançuez konulmuş. Hemen belirteyim: menüde de içinde ançuez olduğu açık bir şekilde yazıyor. Ançuez sevmeyenler en baştan koyulmamasını rica edebilirler. Salatayı gerçekten çok beğendim. Çünkü sosu oldukça zengindi ve salatanın her tarafına eşit dağıtılmıştı. Bu nedenle yemesi çok zevkliydi. Hatta salatanın sosunda hafif bir krema tadı aldım. Bunun da çok yakıştığını söyleyebilirim.


Başlangıçtan sonra ızgara dana antrikot yemeğim geldi. Pişirilmesi tam olarak sevdiğim gibiydi, ancak ne yazık ki et bana sert geldi, hatta biraz da sinirliydi. Tabi ki dana eti olması nedeniyle kuzu etinin yumuşaklığını beklemek doğru olmaz ama yine de bu kadar iddialı bir restaurant için etin "lokum gibi" tabir ettiğimiz kıvamda olmasını beklerdim. Zaten menüde neden kuzu eti olmadığını da anlayamadım ama herhalde Tom amcanın kuzuları yok :o) Menüdeki et çeşitleri dana, balık ve tavuktan oluşuyor. Etin yanında gelen bearnaise sos yumurtalı mayonez sosuymuş. Başta garson söylediğinde de anlamsız geldi.. Çünkü mayonez zaten yumurtadan yapılır. ekstra yumurta katmak iyi mi olmuş? Hani herhangi bir rahatsızlık hissetmedim ama özel olarak o sosu evimde kendim yapmayı dener miyim? Cevabım hayır olur...


Patates kızartmasına gelince... Menüde de yazdığı gibi patates kızartmasını 3 kez kızartılmış daha çıtır şekliyle bekledim.. Halbuki gelen patates normal restaurantlarda yediğiniz parmak patates yumuşaklığında, hiç çıtırlığı olmayan bir şekildeydi. Bu konuda biraz hayal kırıklığına uğradığımı söyleyebilirim. Ama tam altın sarısı renginde ve taze kızartılmış, fazla yağı alınmış ve kesinlik midenizi rahatsız etmiyor.


Su teresine ise fazla dokunamadım çünkü etle aynı tabakta olduğundan etin suyunu çekti ve ben yiyene kadar çok fazla pörsüdü :o)

Arkadaşlarımdan biri ızgara dana fileto yedi. Onun yemeğinden tatmadım ama iyi olduğunu ve beğendiğini söyledi. Onun sosu peppercorn sostu. Garsonun söylediğine göre daha baharatlı, hafif acılı bir sosmuş. Sohbet öyle güzeldi ki sosu beğendin mi diye sormayı unuttum :o)


Diğer arkadaşım ne yazık ki o günün sabahında 20 yaş dişini çektirdiğinden dolayı sadece domatesli mascarpone çorbası içti. Çorbanın görüntüsü gerçekten çok yoğundu.. Zaten bir söz vardır "birinin iyi yemek yapıp yapamadığını çorbasının kıvamından ve pilavından anlarsın" diye... Bu restaurantta pilav pişmiyor. Ama çorba konusuna gelirsek. sanırım bu konuda biraz başarısızdı. Arkadaşımın söylediğine göre mascarpone çok güzel bir tat vermiş ama kurutulmuş domates parçacıklarından rahatsız olmuş.


Genel olarak yemekleri değerlendirirsem, yazıdan da anlayacağınız gibi çok bayılmadım. Hani sadece yemeklerine bayıldığınız için gittiğiniz mekanlar vardır ya, onlardan biri olabilir mi benim için? Maalesef hayır. Sohbet ise müzikten dolayı zor olduğundan arkadaşlarımla gitmek için de tercih edeceğimi zannetmiyorum.

Ve fiyatlar konusuna gelirsek... Tabi ki bu mekanın İstanbul'un kalbinde bulunan bir merkezde ve rezidansların arasında olduğunu düşünürsek kirasının da buna bağlı yüksek olduğunu anlayabiliriz. Eh buna bağlı olarak da menüdeki fiyatların yüksekliği kabul edilebilir. Zaten oturuduğunuz masadan karşınızda "miu miu" mağazasını, yanınızda ise "dior" mağazasını görebiliyorsunuz. Bu durumda ucuz olması beklenemez. Bence böyle bir konumda açılan bir restaurant için olması gereken fiyatlardı. Sonuç olarak hamama giren terliyorsa, biz de terledik diyebilirim :o)

Sevgiler :o)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder